Tezcan Karakuş Candan; “Artık eviniz, sizin eviniz değil”

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” teklifini Genel Kurul’da kabul etti. Yeni yasa ile kentsel dönüşümün hızlanması planlanırken vatandaşın mülkiyet hakkının ve konut dokunulmazlığının tehlikeye girebileceği görüşü de savunuldu.

İlgili yasaya ve değişikliklere dair değerlendirmelerde bulunan, konuya açıklık getiren Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Artık eviniz, sizin eviniz değil; mülkünüz de sizin mülkünüz değil.” dedi.

Sözcü TV’de konuşan Tezcan Karakuş Candan, şu ifadeleri kullandı:

“Şöyle söyleyebiliriz aslında herkesin anlayabileceği şekliyle: Kentsel dönüşümde biliyorsunuz daha önce 3’te 2 çoğunluk aranıyordu. Özellikle riskli yapıların yeniden kentsel dönüşüme uğrayabilmesi için 3’te 2 mülkiyet sahiplerinin çoğunluğu aranıyordu. Burada şimdi salt çoğunluk aranıyor. Bu da aslında yüzde 51’i tutturan sizin evinizin herhangi bir şekliyle nasıl olacağına, siz karşı çıksanız da onun yıkılmasına, yeniden yapılmasına onay veriyor; bu, yüzde 49’un haklarını elinden alıyor. Hatta bu süreç içerisinde de karşı çıkanların ön alımla birlikte hisselerinin satılması da gündeme geliyor. Bu mesela aslında, siz evinizi seviyorsunuz, evinizin sağlam olduğunu düşünüyorsunuz ama yüzde 51 ‘Hayır öyle değil’ dediğinde bu iş bitiyor. Bu açıdan önemli.”

“Siz, hakkınızdan feragat etmiş gibi oluyorsunuz, size başka bir yer gösterebiliyor”

“İkinci de rezerv alan kavramı: Rezerv alan, aslında kentsel dönüşüm çerçevesinde yeni bir yapılaşma öngördüğünüzde daha önce yapılaşmamış, kent dışındaki alanlardan bahsediliyordu. Bu kanunla birlikte yapılaşmış bölgede de rezerv alan ilan edilebiliyor. Yani, sizin evinizin olduğu alan, bir gün kalkıyorsunuz rezerv alan ilan ediliyor. O rezerv alan ilan edildikten sonra orada neredeyse ona dair herhangi bir hakkınız kalmıyor, sadece mülkiyet hakkı açısından değil, yerel yönetimler açısından da oradaki imar süreçlerinin yürütülmesi, ruhsatının, iskanının ve planlarının yapılması süreci de devreden kalkıyor. Siz, hakkınızdan feragat etmiş gibi oluyorsunuz, size başka bir yer gösterebiliyor. Evinizin dışında bir yer gösterebiliyor, orası rezerv alanı ilan edilmişse… O gösterdiği yerde size yeni bir yer yaparken ola ki sizin paranız yetmedi, bir maliyet çıkarıyor. O maliyete de sizin paranız yetmedi ve bunu ödeyemiyorsunuz, o zaman da Kentsel Dönüşüm Başkanlığı sizin malınıza ortakçı oluyor, tapuya ismini yazdırıyor, kendisi ödüyor. Sonrasında da size bir oturum hakkı veriyor, oturum hakkında da ölene kadar oturuyorsunuz ondan sonra hazineye kalıyor eviniz.”

“Artık eviniz, sizin eviniz değil; mülkünüz de sizin mülkünüz değil”

“Bu tabii ki gerçekten yoksul insanların bir tane evleri var ve o kentsel dönüşüme gittiğinde sonrasında onun çıkarttıkları maliyetleri ödeyemediklerinde malına ortakçı çıkıyor ve sonrasında da malını gasp ediyor. Aslında böyle bir yaklaşımı var. Bunların hepsini bir araya getirdiğinizde sıkıntılı bir süreç. Artık eviniz, sizin eviniz değil; mülkünüz de sizin mülkünüz değil. Kentsel Dönüşüm Başkanlığı, orayı rezerv alanı ilan ettiğinde orayı riskli alan ilan ettiğinde yani hukuksal süreçler de çok hızlı şekilde sonuçlanması gibi bir öngörüde bulunmuşlar. Siz, buna müdahale edemeyecek duruma geliyorsunuz. Konut dokunulmazlığı diye bir şey vardır anayasada biliyorsunuz; haneye tecavüz de denilir. Siz, evinizin riskli olduğunu düşünmüyorsunuz ama birisi buranın riskli olduğunu düşünüyor. Siz, evinizin kapısını açmasanız bile yani güvenlik güçleriyle birlikte kapınızı zorla açıp evinizden numune almak gibi bir şey getiriyor bu kanun. Siz, evinizi kapınızı açmasanız bile mahkemeden kararla birlikte geliyor, siz evde olmasanız da kapınızı zorla açtırıyor, çilingirle açıyor ve içeriden numune alıyor. Bunlar gerçekten riskli durumlar.”