34,7004$% 0.26
36,7726€% 0.37
44,2923£% 0.52
2.960,54%0,92
4.919,00%0,14
3327214฿%-0.78221
Anayasa Mahkemesi’nin, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay için verdiği “seçilme hakkı”, “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiği yönündeki karara; Yargıtay 3. Ceza Dairesi, uymayı reddetti. Yargıtay ayrıca, Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Türkiye’de en yüksek yargı organı olan Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmaması hukuk ve siyasette büyük kriz yarattı.
Konuya dair açıklamalarda bulunan Siyaset Bilimci Prof. Dr. Seda Demiralp; “Zamanda biraz geriye gidersek aslında belki 2010’a kadar gidebiliriz. 2010 sonrası yürütmenin, yargıya müdahaleleri ile yargının bağımsızlığını yitirmeye başladığını, dengeleyici, denetleyici fonksiyonu yitirmeye başladığını söyleyebiliriz. Daha yakın zamanda yine siyasilere, seçim döneminde siyasilere gelen yasaklarda bunların siyasi motivasyonu olduğu ile algının yüksek olduğundan bahsettik. Bu yine aynı şekilde yargı bağımsızlığının, yargı ve yürütme arasında mutlaka olması gereken mesafenin olmadığı ile ilgili bir algı, bir duruma işaret ediyordu. Bu defa da yine yargının siyasallaştırılması ve bir silaha dönüştürülmesine ilaveten yargı içerisinde de bir kavga, uyumsuzluk olmaya başladığının işaretini gördük. Birkaç açıdan bakabiliriz, bir tanesi; biraz önce dediğimiz, yargının siyasallaşması, yargının bağımsızlığını yitirmesi. En üst mahkemenin, son sözü söyleyen mahkemenin de sözünün üstüne söz söylenmesi hatta suçlanması, terör gibi bir suçlamayla. Bu, yargı bağımsızlığı adına, anayasal üstünlük adına tabii 2010’dan beri geldiğimiz noktaya bakacak olursak çok olumsuz bir durum.” dedi.
Yargı krizine farklı bir açıdan da değinen Prof. Dr. Seda Demiralp, vatandaşın ilgisiz tutumunun çok tehlikeli olduğunu ifade etti.
Sözcü TV yayınına katılan Demiralp, şunları söyledi:
Şunun da altını çizmek istiyorum, zamanlamasıyla ilgili de zaman zaman programlarda bunun altını çizmeye çalışıyorum; 2023 seçimleri sonrası bir siyasi ilgisizlik ve takipsizlik olduğuyla ilgili… Seçmenin bu siyasetten uzaklaşması, muhalefet ve iktidar tüm parti seçmenlerinde olan bu ilgisizlik çok tehlikeli, buna işaret etmeye çalışıyorum. Bu duygu, vatandaştaki bu siyasete yabancılaşmanın altındaki duygulardan bir tanesi; ‘Ben kendim, kendi aklımla doğruyu yanlışı ayırt edemem, hangi kurumun görevi nedir, kime terörist denir, kime denmez, kim suçludur kim değildir, kim vatan hainidir, kim kahramandır? Bunları ben anlayamam, benim görebildiklerim buz dağının tepesi gibidir, altında kim bilir neler oluyordur?’ bu çok tehlikeli bir duygu, şimdi biz benzer bir duygunun yargıyla ilgili olmaya başladığını görüyoruz. Kafası karışıyor insanların, ‘Yargıtay’ın görevi nedir? Anayasa Mahkemesi’nin görevi nedir?’ Bu karışıklığın yaratılması, başlı başına çok tehlikeli. Herkes hukuk uzmanı olmayabilir ama Anayasa Mahkemesi’nin en üst mahkeme olduğunu biliriz. Siyasetle yargının bu kadar iç içe olmamasını, mahkemelerin kendi aralarında kavga etmesinin bir anormallik olduğunu sıradan bir vatandaş bilebilir. Bugün bu konuda bile bir tutum gösteremeyecek duruma gelmiş seçmenler, bunu çok çok tehlikeli buluyorum. Bu tür bir takipsizlik ‘Ben bilemem, anlayamam, takip edemem’ duygusu, otoriter siyasetin aslında geldiği çok ileri bir nokta.”
CHP’de neler değişecek? İbrahim Uslu cevapladı:
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerezler konumlandırılmaktadır. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.