34,8966$% 0.01
36,7583€% 0.25
44,6997£% 0.36
3.038,92%-0,22
4.953,00%-0,14
3501441฿%4.89763
Geçtiğimiz dakikalarda Sözcü TV’de katıldığı “Nokta Atışı” programında konuşan İlahiyatçı Nazif Ay, tarikatlara ve cemaatlere dair bulunduğu değerlendirmelerde “dinlileştirerek dinsizleştirmek” tabirine açıklık getirdi.
Nazif Ay, “Tarikatlar, cemaatler; paralel bir din olarak karşımıza çıkıyor. Din, subjektif bir varlıktır. Yani, pozitif bilimler gibi deneye dayanan, sonuçları kesin olan bir olgu değildir. Daha çok yorum, itikat, kabul üzerine gidilebilecek bir alandır. Bu alanı, kendileri dolduramadıkları yani din kaynaklarıyla destekleyemedikleri noktada devreye tarikatları ve cemaatleri sokuyorlar” ifadelerini kullandı.
Nazif Ay’ın açıklamaları şöyle:
“İslamcı siyasetin en önemli hedefi, amacı; o zihnin arka tarafında kalan dünyasında belirsizlik yani muğlak bırakmak birinci esastır. Nötr hale getirdiğiniz kişiye, kendi isteğiniz doğrultusunda istediğiniz değerleri yükleyebilirsiniz. Hani; 17 kez değişti, neyi hedefledi? Hiçbir şeyi hedeflemedi. Hedeflenen şey; hedefsiz bırakmak, eğitimsiz bırakmak, kültür yaşamından, bilimden, laik esaslardan uzaklaştırmak.
Pek çok platformda ifade etmeye çalışıyorum; bunlar bilerek veya bilmeyerek -bana göre tabi ki amaçlı- dile biraz ağır gelen bir ifade kullanıyorum; ‘dinlileştirerek dinsizleştirmek’ gibi bir toplum yaratıyorlar. Dindarlaştırarak değil, ‘dinlileştirerek’… Halbuki dil bilimine göre çok hoş olmayan bir ifadedir ama bunu birkaç yerde çok fazla kullandım. Dinsizleştirmek derken de ateizm ve deizm saygın felsefi ekollerdir. Kaynakları bellidir, yürüttükleri akıl bellidir, metodu vardır. Buradaki dinsizleştirme aslında Allah’ı da dinde mukaddes olarak kabul edilen bütün değerleri de şeytanlaştırma gibi bir noktaya gidiliyor.
Bunu, tarikat ve cemaatlerle ve özellikle muğlak kalarak -kendilerine göre bazen onu gizemli olmak adına- yapıyorlar. Bu meyanda tarikat ve cemaatleri çok fazla kullanıyorlar. Din, subjektif bir varlıktır. Yani, pozitif bilimler gibi deneye dayanan, sonuçları kesin olan bir olgu değildir. Daha çok yorum, itikat, kabul üzerine gidilebilecek bir alandır. Bu alanı, kendileri dolduramadıkları yani din kaynaklarıyla destekleyemedikleri noktada devreye tarikatları ve cemaatleri sokuyorlar. Tarikatlar, cemaatler; paralel bir din olarak karşımıza çıkıyor.”
Erkurtoğlu; “İstanbul’dan tersine göçü yoğunlaştırmamız lazım”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerezler konumlandırılmaktadır. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.