34,8931$% 0.02
36,7806€% 0.3
44,6928£% 0.33
3.048,16%0,08
4.970,00%0,14
3511801฿%4.28511
Türk dış politikasının son yüz yılını anlatan; One Hundred Years of Turkish Foreign Policy (1923-2023, Prof. Dr. Sinem Akgül Açıkmeşe- Prof. Dr. Binnur Özkeçeci-Tamer) kitabını geçtiğimiz günlerde yayınlayan; Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinem Akgül Açıkmeşe, eserin ortak unsurlarından hareketle Türk dış politikasına dair değerlendirmelerde bulundu.
Halk TV yayınına katılan Prof. Dr. Sinem Akgül Açıkmeşe, Türk dış politikasında ‘dev aynası’, ‘Sevr Sendromu’, ‘Orta büyüklükte güç’ gibi kavramlara açıklık getirdi.
Prof. Dr. Sinem Akgül Açıkmeşe’nin ifadeleri şu şekilde:
“Türkiye, kimi zaman hatta Türk dış politikasında çoğunlukla bir dev aynası söz konusu. Türkiye kendisini; yetenekleri ve kabiliyetleri ile hedefleri arasında bir dengede bulamadığı zamanlar yaşıyor. Bir denge sorunu görüyoruz elbette. ‘Orta büyüklükte güç’ kavramı bu anlamda önemli. Türkiye, her ne kadar bölgede orta büyüklükte güç olsa da kendisini ancak bu şekilde tanımlayabilir. Bunun ötesinde büyük güç olarak tanımlamak ve güç projeksiyonlarını ileri menzillere ilerletmek, yöneltmek Türkiye için çoğu zaman zor oluyor. Bu da yüz yıllık genel bir değerlendirme olarak kabul edilebilir. Bizim kitabın ortak bir değerlendirmesi olarak düşünülebilir.
“Hatta kimi zaman üstlendiğiniz arabulucu rolleri de başarılı olamıyor”
“Orta büyüklükte güç dediğinizde bölgede kendi başına yetebilmekten bahsediyoruz ya da kendi kabiliyetleriyle hareket edebilmekten bahsediyoruz. Dolayısıyla bölgede tek başınıza konulara hakim olmadığınızda karşınızda İran veya Rusya varsa veya konuya göre Doğu Akdenizseniz yanınızda Yunanistan varsa sonuçta tam anlamıyla orta büyüklükteki güç olup konuya hakim olamıyorsunuz, krize hakim olamıyorsunuz. Hatta kimi zaman üstlendiğiniz arabulucu rolleri de başarılı olamıyor. İstisnai başarıları elbette ki var özellikle Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye’nin rolünü bu anlamda hiçbir zaman yadsıyamayız. Ama bu dev aynasında görme hali ve kimi zaman hedeflere çok uzak olması… Mesela çok yakın örnek hepimiz için Neo-Osmanlı kimliği ve bu bölgelerde Türkiye’nin komşularıyla sıfır sorun ilişkiler her ne kadar hepimiz için biz akademisyenler için bıktırıcı ve artık modası geçmiş bir değerlendirme ve konu olsa da bu şekilde hedefler vardı. Bu hedeflere ulaşabildik mi? Tam tersi olduğu haller yaşadık, sorunumuz olmadığı komşu kalmadı; ne batısında ne doğusunda ne güneyinde… Dolayısıyla bu orta büyüklükteki güç de kimi zaman bizi dev aynasına da yöneltiyor.”
“Türk dizilerinin yaygınlaşması ya da Türk kültürünü yaygınlaştıracak birtakım faaliyetlerde bulunulması…”
“Özellikle de son dönemde Türkiye’nin yürüttüğü insani ve girişimci dış politikada da bazı sorunlar elbette ki gözleniyor. Yakın olmadığı coğrafyalara da Türkiye’nin gücünü iletmesi çoğu zaman sorunlu olabiliyor. Burada tabii o yumuşak güç unsurlarını dikkate almak lazım, onları da aslında olumlu unsurlar olarak değerlendirmek lazım. Türkiye’nin bu anlamda yapabildikleri… En basit örneğiyle herkesin de ifade ettiği Türk dizilerinin yaygınlaşması ya da Türk kültürünü yaygınlaştıracak birtakım faaliyetlerde bulunulması yine her ne kadar bu beklentiler, kabiliyetler dengesizliğini gidermese de önemli bir unsur olarak değerlendirilmeli diye düşünüyorum.”
“Güvenlik unsurları, dış politikanın pek çok alanına yansıyor”
“Burada tabii ekleme daha yapayım: Türkiye’nin güç projeksiyonunu etkileyen ve Türkiye’nin dış politikasını etkileyen ayrıca kitabın ortak unsurlarından bir başkası da olan Türkiye’nin güvenliğe dayalı dış politika yürütmesi yani güvenliği ana kaygı olması ve tüm dış politikasını güvenlikçi bir dış politika olarak yürütmesi. Bu, Türkiye’nin ‘Sevr Sendromu’ olarak tanımladığı bölünme tehlikesi, köktencilik tehlikesi gibi birtakım güvenlik unsurları dış politikanın pek çok alanına yansıyor. Yunanistan ile yaşanan sınır sorunlarından Doğu Akdeniz’deki yetki alanları sorununa, Suriye’de olan bunalımlardan Türkiye’nin coğrafyasında, yakın coğrafyasında olan pek çok konu veya Amerika ile olan ilişkilerinde Türkiye’nin hep güvenlik kaygısı var. Bu, ulusal çıkarlar özellikle güvenlik üzerine kurgulanıyor. Bu da tabii Türkiye’nin hedeflerini büyük tutmasına da neden olabiliyor çoğu zaman. İçinde bulunduğu coğrafya da ilişkileri de aynı zamanda iç politikası da bunu gerektiriyor. Dış politikasını, iç politikası da elbette bu bağlamda etkiliyor.”
İlahiyatçı Nazif Ay; “Dinlileştirerek dinsizleştirmek”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerezler konumlandırılmaktadır. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.